22 Eki 2018 Ergenlerde Sınav Kaygısında EMDR Terapisinin Kullanımı
Her ergen ebeveyni, ergenliğin zorlu bir dönem olduğunu bilir: ergenlik şaşırtıcı fırsatlarla dolu olmasına rağmen, içinde kaygı, endişe ve belirsizlik duygusunu da barındıran bir gelişim dönemidir ve bu dönem sadece ergenleri değil, ergen ebeveynlerini de büyük ölçüde değiştiren ve dönüştüren bir dönemdir.
Fiziksel, duygusal ve sosyal değişimlerin üst üste bindiği bu çalkantılı ve çatışmalı yıllar, ergenin kendisi kadar, onun değişimini anlamaya ve ayak uydurmaya çalışan yakın çevresini de güçlüklerle karşı karşıya bırakır. Yakın çevresi ve ailesi tarafından hem anlaşılmak isteyen hem de aynı zamanda anlaşılmaya direnen ergenin iki çelişkili duygu ve istek arasında sıkça gidip geldiğini görürüz; bir yanda bir an önce büyümek ve bağımsızlaşmak isterler, sabırsız ve tahammülsüzdürler, diğer yandan ise çocukluğun konforunu geride bırakmak istemezler.
Ergenliğin başlarında, ergenin ailesiyle ilişkisinde önemli bir değişiklik yaşanır: ergenin ilişkilerinin merkezi yavaş yavaş aileden dış dünyaya (okul, arkadaşlar, öğretmenler, vb.) doğru kaymaya başlar. Birçok ergen anne babası bu dönemde çocuklarının kendilerine artık eskisi kadar ihtiyaç duymadığından yakınır. Gençler, bu yıllarda ailelerinden ve çevrelerinden gelen varsayımları, değerleri ve fikirleri sorgulamaya başlarlar. Ergenler kendi kişiliklerini oluşturmaya çalışırken kendi değer ve yargı sistemlerini de inşa etmeye çalışırlar. Ergen için, daha önceki yıllarda, anne babasına benzemek, onlarla bir olmak ve onlar tarafından beğenilmek önemliyken, şimdi bu beğenilme ve onaylanma arzusunu yaşıtlarına yöneltirler. Bu yüzden de, artık daha çok yaşıtlarıyla beraber olmak, bir grubun içine girmek ve orada kabul görmek isterler.
Ergenlik, aynı zamanda, olumlu (ve olumsuz anlamda) rekabetin ön plana çıktığı, sorumluluk, beklenti ve taleplerin arttığı bir dönem olarak da kritik bir dönemeçtir. Akademik anlamda somut adımlar atma ve geleceğine dair bir yön çizme yükümlülüğüyle karşı karşıya gelen ergen yoğun bir kaygı duyabilir. Belirli bir miktar olduğunda insana yaşamsal bir güç veren kaygının, aşırıya kaçtığında ketleyici bir etkisi vardır. Kaygılı genç kendine kaygı veren durumlardan olabildiğince uzak durmak ve kaçınmak ister. Bu durumlar, sınav ve testler kadar performans gerektiren (sözlüler, sunumlar, vs.) diğer durumları da kapsayabilir. Okul hayatı içinde bu durumlardan uzak durmak mümkün olmadığı için (örneğin, sınava girmeme şansının olmaması gibi) gençler birçok durumda kaygı ve endişe yaşayabilirler. Sınav kaygısı, dikkat ve bellek işlevlerini olumsuz yönde etkilediğinden, hem gencin sınavdaki performansını aşağıya çeker hem de özgüvenini kırar
EMDR Terapisi Nedir? EMDR Terapisi Nasıl Uygulanır?
1980’lerin ortalarında Francine Shapiro tarafından geliştirilmiş bir terapi yöntemi olan EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşlemleme) travma sonrası stres bozukluğunun tedavisi için geliştirilmiş bir yöntem olsa da, günümüzde kaygı bozuklukları, endişe, panik, atak, korku, fobi ve depresyon gibi çeşitli alanlarda yaygın olarak kullanılan etkin bir tedavi yöntemidir. EMDR terapisi özünde, bugün yaşadığımız sorunların, geçmişte yaşanan sindirilmemiş travmatik deneyimler sonucunda oluştuğu teorisine dayanır. EMDR teorisine göre travmatik ve sarsıcı bir olay yaşandığında, beyin bu bilgiyi işleyemiyor (tıpkı sindirilememiş bir yemek gibi) ve bu anı beyinde farklı bir yerde hapsoluyor. Kişi, bu olayı hatırlatan bir tetikleyiciyle karşılaştığında o olaya dair düşünceleri, duyguları, duyumları yeniden yaşıyormuş gibi deneyimleyebiliyor. Travmatik olaylar, sel, deprem, kaza gibi büyük olayları içerebildiği gibi, bizi kaygılandıran, endişelendiren, korkutan ve gündelik hayat akışımızı bozan ve sarsan yaşantıları da kapsar. EMDR’da, zihinde işlevsel olmayan bir şekilde iş görmeye devam eden ve kendimize ilişkin negatif inançlar, fikirler, duygular oluşturmamıza neden olan olumsuz anılarla çalışılır. EMDR seansı sırasında, terapist danışanın el hareketlerini gözleriyle takip etmesini ister; bazı durumlarda göz hareketlerini takip edemeyen ve konsantre olmakta güçlük çeken danışanlarla dokunarak ya da sesler aracılığıyla da çift yönlü uyarım harekete geçirilebilir. Çift yönlü uyarım anıların ve çağrışımların hızlanmasına ve beynin işlemleme sisteminin uyarılmasına neden olur. Bu şekilde, belirli bir protokol takip ederek, kişinin geçmişinde özümseyemediği travmatik deneyimler yeniden işlenerek hem duygusal yoğunluklarından arındırılır hem de kişinin kendine dair daha olumlu düşünce ve fikirler geliştirmesine yardım edilir.
EMDR diğer terapi yöntemlerine göre hızlı sonuç alınan hedef odaklı bir çalışmadır. Sekiz aşamalı bir çalışma olan EMDR tedavisinde, geçmiş kadar bugün ve gelecek üzerinde de çalışılır. Böylece, gencin hem geçmişinde kendisine dair olumsuz inançlar edinmesine neden olan anıları, hem de şimdi ve gelecekte kendisine kaygı veren durumlarla nasıl baş edilebileceği üzerinde çalışılır. Mesela, gencin şu anda yaşadığı sınav kaygısının altında kendisi hakkındaki olumsuz inancı “Başarısızım ya da Yetersizim” ve onunla birlikte gelen olumsuz beden duyumları ve duyguları (mesela, çarpıntı, mide bulantısı ve korku duygusu) yatıyor olabilir. Bir başka örnek, deneme sınavlarında beklediğinin altında performans gösteren ve bu yüzden özgüveni zedelenen ve bunu da öfke patlamalarıyla açığa vuran bir gencin kaygısı, geçmişinde yaşadığı sarsıcı olayların yarattığı olumsuz duygu ve düşüncelerle ilişkili olabilir. Bu negatif inançlar ve onların bağlı olduğu anılar, duygular ve beden duyumları günlük hayat akışı içinde çeşitli durumlarda tetiklenebilir. EMDR tedavisinde kişinin kendisi hakkında geçmişte oluşturmuş olduğu olumsuz inanç kadar bugün kaygısını tetikleyen durumlar ve ileride kaygı verici durumlarla karşılaştığında ne yapabileceği üzerine de çalışılır. Sınav kaygısı ile çalışılırken genci rahatlatacak bazı öz-kontrol teknikleri de (gevşeme egzersizleri) öğretilir.
Klinik Psikolog