1992 yılından bu yana psikolojik hizmetler sunan PSİ Gelişim, Eğitim ve Araştırma Merkezi insan kaynakları ve eğitim alanlarında kurumlara çözümler sunmaktadır.
Kişinin duygu ve düşüncelerine dair farkındalık kazanması yaşamı üzerinde kontrol sahibi olabilmesinin ön koşuludur. Bu seminerde zihnin çalışma biçimi ve nasıl yönetilebileceği üzerinde durularak kişinin öfke, kaygı gibi olumsuz duygularıyla baş edebilme becerilerini arttırmak hedeflenmektedir.
Kişisel farklılıklarımız bizi özel kılsa da buna bağlı yaşanan anlaşmazlıklar kişinin işyerindeki motivasyonunu, dolayısıyla kişinin ve kurumun verimliliğini önemli ölçüde etkileyecektir. Halbuki bu anlaşmazlıkları bir çatışmaya dönüşmeden engellemek veya çıkan bir çatışmayı ilişkileri daha da güçlendirmek adına kullanmak mümkündür.
Son yıllarda yapılan birçok araştırma günlük yaşam problemlerinin iş performansını etkileyen faktörlerin başında geldiğine işaret etmektedir. Aile ve özel yaşamın getirdiği sıkıntılar ise bunlar arasında ilk sıraya yerleşmektedir. Gün boyu çocuk ya da ilişki ile ilgili bir sorunu zihninde taşımakta olan bir çalışan tüm bilgi ve becerisine rağmen gerçek potansiyelini ortaya çıkarmakta zorlanacaktır. Aile içi iletişimi daha olumlu hale getirmeyi ve sorun çözme becerilerini arttırmayı hedefler.
Ebeveynlerin çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmaktaki zorluklarının önemli bir nedeni çocuklarının içinde bulunduğu gelişim dönemine dair yetersiz bilgiye sahip olmalarıdır. Ebeveyn beceri eğitimi 0-6, 6-12 ve ergenlik çağı olmak üzere üç farklı çalışma grubu olarak düzenlenmektedir ve ebeveynlerin yapıcı problem çözme becerileri edinmeleri ve çocuklarıyla ilişkilerini daha olumlu hale getirmeyi amaçlar.
Zamanı yavaşlatmak ya da durdurmak mümkün olmasa da kişi zamanı doğru yöneterek yaşamında önemli bir fark yaratabilir. Zaman yönetimi her şeyden önce iyi karar verebilme becerisini ve doğru stratejileri kullanmayı gerektirir. Bu seminerde zamanın nasıl daha verimli kullanabileceği yönünde stratejiler paylaşılarak katılımcıların işteki performansları kadar yaşam kalitesini de arttırmak hedeflenmektedir.
İşe alınan adayların X kuşağından Y kuşağına geçmesi ile birlikte var olan kurumsal kültür değişmekte ve bu da bir takım yönetim uygulamalarını yeniden gözden geçirmeyi gerektirmektedir. Dünya tarihi boyunca her dönemde yetişkinler dünyasına yeni katılan gençler, var olan oyunun kurallarını kendi bildikleri gibi değiştirmek istemişlerdir. Ancak bu kez işler daha da zor! Çünkü Y kuşağını işe almak, işte tutmak, motive etmek ve yönetmek önce kuşaklara göre daha farklı beceriler gerektiriyor… Sürekli ve hızla değişen bir dünyada yetişen bu yeni nesil gençler, aynı zamanda onlar adına karar vermek yerine onların fikirlerine çocukluklarından itibaren değer veren ebeveynler tarafından yetiştirilmişlerdir. Y kuşağı şimdiye kadar gelmiş geçmiş kuşaklar içinde en yüksek iş gücünü içinde barındıran kuşaktır. Tabii iyi yönetilirlerse…
Ruhumuzun derinliklerinde, bebekliğimizden beri getirdiğimiz aşk ve minnet duyguları yanında, kırgınlıklar ve kızgınlıklar yer alır. Bunlar, kişiliğimizin en temel dinamiklerini oluşturur ve kurduğumuz ilişkilerde kendilerini tekrar tekrar gösterir. En çok onu severiz, en çok ona kızarız. Hayallerimiz dışında hiç bir yerde çelişkisiz bir ilişki kuramayız.
Uzun süreli ilişkiler, tanışıklık, alışkanlık ve güven duyguları sağladığı için çok değerlidir. Ancak genellikle yakınılan, bu duyguların, bir tür arkadaşlık ilişkisi içinde hissetmeye neden olduğu ve tutkunun zamanla kaybolduğudur. Çiftler genellikle ilişkilerinin başlarında birbirlerine yaklaşımlarının zamanla değiştiğini ve tutkunun yerini huzura, karşılıklı anlayış ve desteğe ya da çatışmalara ve yoğun öfkeye bıraktığını söylerler. Uzun yılların getirdiği birikimlerden söz ederler ki bu genellikle olumlu anlamlar içermez. Sizin için de aşk bitti mi?