Zorbalık, Güç ve Aidiyet: Çocukluktan Ergenliğe Bir Yolculuk

Zorbalık, Güç ve Aidiyet: Çocukluktan Ergenliğe Bir Yolculuk

Zorbalık Nedir? Güç mü, Uyum Talebi mi?

 Zorbalık çoğu zaman güç kullanımıyla, fiziksel ya da psikolojik baskıyla tanımlanır. Ancak daha derine indiğimizde, aslında zorbalığın bir tür uyumlanma” talebi olduğunu görebiliriz. Bir grup içindeki zorba, kendi kurallarına boyun eğecek, ona itaat edecek kişileri arar. Bağımsız olamayan kişi ise kendisine hükmedecek bir otorite figürü bulmaya çalışılabilir. Bu denklemde, zorbalık yalnızca bir güç ilişkisi değil, bir düzen ve aidiyet kurma çabası olarak da okunabilir. Severance dizisindeki Lumon şirketinin mottosu gibi: “United in severance” (Ayrılıkta birleşmiş).

Bağımlı Kılınan Çocuklar ve Güvenli Alanın Paradoksu

Ebeveynler kimi zaman çocuklarını farkında olmadan aşırı koruma altına alarak, onların kendi kararlarını alma yetisini ellerinden alabilirler. Çocuk istemeden-söylemeden onun arzularını yerine getirmek, Senin için en iyisini ben bilirim” mesajı verebilir.

Örneğin çocuk Ben doydum, daha fazla yemek istemiyorum.” dediğinde, Hayır, tabağındakini bitirmeden kalkmak yok.” denilirse, çocuk, kendi bedensel sınırlarının başkası tarafından belirlendiğini öğrenir. Önce bir-iki defa itiraz eder ama zamanla ebeveynin sevgisini kaybetmemek adına uyumlanmaya başlar. Bu türden bir öğrenme, çocuğun otoriteye bağımlı hale gelmesine neden olabilir.

Bu noktada güvenli alan paradoksu devreye girer. Büyüdüğünde kendine bir güvenli alan arayan kişi, farkında olmadan çocuklukta tanıdığı ilişki dinamiklerini tekrar eden ortamlara yönelebilir. Eğer çocuklukta sürekli otoriteye bağımlı olmak öğretilmişse, büyüdüğünde güçlü figürlerin yanında kendini daha rahat hissedebilir. Bu, zorbalığa açık hale gelmek anlamına da gelebilir. Öte yandan, sürekli eleştirilen ya da aşağılanan bir çocuk, kendi güvenli alanını kurabilmek için başkalarına zorbalık yapmaya yönelebilir.

Zorbalık, sadece bir güç meselesi değil, çocuklukta öğrenilen bir ilişki modelidir.

[Bu yazıyı hazırlarken Severance dizisiyle ergenlik dönemi arasında benzerlikler görünce, ergenlik konusunu dahil etmek istedim]

Ergenlik: Sınırları Zorlayan, Kendini Dayatan Bir Güç

Dizi şu soruyla açılır: “Who are you” (Sen kimsin?). Masanın üzerine düşmüş gibi gözüken kadın, tekrar eden bu soruyla uyanır.

Ergenlik, hem gençler hem de ebeveynler için zaman zaman zorlayıcı olabilen, değişimin hızla yaşandığı bir dönemdir. Çocukluktan yetişkinliğe geçiş sürecinde, ergenler hem fiziksel hem de duygusal olarak büyük bir dönüşümden geçerler. Bedenleri değişir, duyguları yoğunlaşır, kimlikleri şekillenir. Bu süreç bazen kontrol edilemeyen, kendi kurallarını koyan, sınırları zorlayan ve durdurulamaz bir güç gibi hissedilebilir—tıpkı dışarıdan gelen bir zorba gibi.

Bu dönemde gençler sadece çevrelerindeki otorite figürlerine karşı değil, kendi içlerinde de büyük bir mücadele verirler. Bir yandan özgür olmak, kendi kararlarını almak isterken, diğer yandan ait olma ve kabul görme ihtiyaçları devam eder. Bazen bunu sert çıkışlarla, bazen içine kapanarak, bazen de risk alarak gösterirler.

Ebeveynler için bu süreç, çocuklarının onlardan uzaklaştığını hissettikleri, onları eskisi kadar anlayamadıkları ve kontrol edemedikleri bir dönem olabilir. Ancak bu mesafe, anne babaya duyulan sevginin ya da güvenin azaldığı anlamına gelmez. Aksine, bu bağı yeniden tanımlama sürecidir.

Ergenlikte Ayrıksılık” ve Özgürlük Arayışı

Ergenlik, kimlik oluşumunun en yoğun yaşandığı dönemlerden biri. Bu süreçte aileden kopuş yaşanırken, arkadaş çevresi yeni bir aidiyet” alanı sunar. Ancak bu alan her zaman güvenli ve sağlıklı değildir. Severance dünyasında çalışanlar, iki farklı kimlikleri arasında sıkışıp kalırken, ergenler de aileleriyle arkadaş çevreleri arasında bir kimlik mücadelesi yaşayabilirler.

Ergenler, tıpkı Severancetaki karakterler gibi, bazen iki dünya arasında sıkışıp kaldıklarını hissedebilirler. Bir yanda çocukluklarına ait bir geçmiş, diğer yanda yetişkinliğe doğru ilerleyen bilinmez bir gelecek. Ve bazen, tam da bu geçiş alanında, zorbalık gibi güç ilişkileri devreye girer: Kim güçlü, kim zayıf, kim dışlanıyor, kim ait hissediyor?

Tıpkı Severancetaki innie”lerin iş yerinde hiyerarşik baskıya maruz kalmaları gibi, ergenler de ait olmak için belirli kurallara uyum sağlamak zorunda hissedebilirler. Bazen zorbalığa göz yumarlar, bazen zorba olurlar, bazen de yalnızlığı seçerler.

Bu süreçte ebeveynler için en önemli şey, zorlandıkları anlarda bile çocuklarının yanında olduklarını hissettirmektir. Kurallar koyarken, sınırları belirlerken ve iletişim kurarken onların bu içsel mücadelesini anlamak, ergenlerin kendilerini yalnız hissetmelerini engeller. Ergenlik, zorlayıcı olsa da geçici bir dönemdir. Sabır ve anlayışla yaklaşıldığında, bu süreç hem ebeveyn hem de çocuk için daha sağlıklı ve anlamlı bir deneyime dönüşebilir.

Peki, Zorbalıkta Çözüm Ne?

Zorbalık döngüsünü kırmanın yolu, çocuklara kendi güçlerini keşfetme fırsatı tanımaktır. Kendi kararlarını alabilen, hatalarını deneyimleyebilen ve eleştirilmeksizin duygularını ifade edebilen çocuklar, ne zorba olmaya ne de zorbalığa maruz kalmaya eğilimli olurlar. Otoritenin gölgesinde büyümek yerine, kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenen çocuklar, gerçek güvenliği otoriteye bağımlılıkta değil, kendi içlerinde bulabilirler.



× WhatsApp İletişim