Çocuklarda ve Ergenlerde Öfke

Çocuklarda ve Ergenlerde Öfke

Bütün dünyada bir öfke kol geziyor. (…) Haklı, çok haklı bir öfke bu! Gelgelelim yanlış bir yere yöneliyor. Dahası, eğer bu öfkeyi doğru hedeflere yöneltemezsek hepimizi yok edecek. (…) Bu öfkenin özünde umut var: Her şeyin daha iyi olabileceğine, geçmişin geri dönebileceğine, barışın yeniden sağlanabileceğine ve bir gün her şeyin yerli yerine oturabileceğine dair bir umut.”

-John Holloway, Öfke Günleri

Holloway’in dediğine bir ekleme yapacağım: Bütün dünyada bir mutlu olma trendi kol geziyor. Öfke duygusu giderek öcüleştiriliyor, toplumumuzda çoğunlukla zarar vermekle anılıyor.

Klinikte en çok duyduğum şikayetlerden biri “Çocuğum her şeye sinirleniyor, bağırıyor, ağlıyor” oluyor. Ben de sık sık o sinirlenme halinin bir sonuç olup olamayacağını düşünmeye davet ediyorum, acaba bir iki adım öncesinde çocuğunuza neler oldu?

Sahi “kötü hissediyorum” dediğimizde ne kastederiz? Üzüntü mü, öfke mi, hayal kırıklığına uğramışlık mı? Kolay olmadığını biliyorum. Bizlere ve bizden önceki kuşaklara hep duyguları bastırmanın daha iyi olduğu öğretildi, duyguları paylaşmanın zayıflık olarak söylendi, hatta hiç etkilenmemiş görüntüsü büyük alkış alırdı. Belki de hala öyle… Ama eğer bu yazıyı okuyorsanız umut var, öfke konusunu sorguladığınızı düşünüyorum. Hazırsanız başlayalım.

Öfke sağlıksız bir duygu mudur?

Hayır. Öfke, sevinç ve heyecan kadar doğal bir duygudur. Öfkeyi korkutucu hale getiren her zaman kontrolsüz ve yıkıcı davranışlara yol açacağı inancıdır. Çoğu zaman bastırılmış öfke birikir, taşar, işte o zaman ani öfke patlamaları görülebilir, yıkıcı davranışlara (kendine vurma, diğerlerine vurma ve etraftaki eşyalara zarar verme) neden olabilir.

Öfkeyi zarar verici bir duygu haline gelmemesi için tanımak ve içgörüyle ele almak önemlidir.

Çözümlenmemiş öfke adrese ulaşamamış posta gibidir. Gönderen kişiye geri döner; suçluluk, pişmanlık ve kaybetme endişelerine neden olabilir. Özsaygıyı, okul/iş hayatını, problem çözme becerilerini ve karar verme süreçlerini de olumsuz etkileyebilir.

Psikanalitik bakış açısı öfkeyi nasıl açıklar?

Psikanalitik bakış açısına göre öfke, içsel dürtülerimizin ve duygusal enerjinin dışarıya doğru bir patlama şeklidir. Sigmund Freud’a göre, iç dünyamızda bilinçdışı dürtüler ve arzular bulunur. Öfke, bu bilinçdışı dürtülerin bir ifadesi olabilir.

Psikanalitik kurama göre, öfke aynı zamanda enerjiyi boşaltma ve rahatlama mekanizması olarak da işlev görebilir. İçeride biriken duygusal enerjiyi öfke aracılığıyla dışarıya çıkartarak kendimizi rahatlatmaya çalışırız.

Freud’un öfke konusundaki diğer bir teorisi ise “mükemmeliyetçilik” kavramıyla ilişkilidir. Bireyler, içsel olarak mükemmel olmaları gerektiği inancını taşırlar. Ancak bu mükemmeliyetçilik beklentileri karşılanmadığında, öfke duygusu ortaya çıkabilir.

Öfkenin olumlu etkileri nelerdir?

-Öfke bize bir yerde sorun olduğunu gösterir. Bize hayır deme, kendimizi koruma, uzaklaşma gibi kendi sınırları yeniden düşünmemizde olumlu etkilere sahiptir.

-Buzdağının görünen kısmı çoğunlukla öfkedir, daha doğrusu öfkeli davranıştır. Duygular dünyasının kapısını aralamaya, hayal kırıklıklarını fark etmemize yardımcı olur.

-Öfke içeriden mi gelir dışarıdan mı? Bu soru çocukların kafasını sıklıkla karıştırır. Duruma mı öfkeleniriz, kendimize mi öfkeleniriz? Öfke mi duyarız, öfkelendirilmiş miyizdir? Bu sorular seanslar boyunca çalışılır, ruhsallığı anlamamıza yardımcı olur. En temelde öfkenin kimseyi canavarlaştırmadığını, tamamen kötü birine dönüştürmediğini ve öfkeye karşılık misillemenin gelmediğini görmek bir iç rahatlığı sağlar.

Öfkeyi gösterme biçimleri

1. Açık ifade biçimleri

– Sözel ifade: Sözlü ifade öfkenin en olgun ifade edilişi tarzıdır. İçerik kadar ses tonu da önem kazanır. Bağırma, küfretme, tehdit etme veya eleştiri gibi sözlü saldırganlık şekilleri de vardır. Niyeti saldırmak olmayan birkaç öfke ifadesi:

“Sen çok kötü bir annesin/babasın, seni istemiyorum.”

“Çok kakasın”

“Her oyunda senin dediğin olsun istiyorsun, seni sevmiyorum”

“Bu konuda ne kadar hassas olduğumu biliyorsun, yine aynı şeyi yaptın, aramadım açmadın. Hem kırıldım hem de kızdım”

-Fiziksel tepkiler: Ağlama, tepinme, yumruk sallama, eşyalara vurma, duvarlara tekme atma gibi davranışlar öfkenin fiziksel ifade ediliş şekillerine örnek olarak gösterilebilir.

2. Örtük ifade biçimleri

-İçe kapanma: Bazı insanlar, öfkelendiklerinde kendilerini içe kapatır ve duygularını içlerinde yaşarlar. Bu durumda, öfke daha pasif bir şekilde ifade edilir ve dışarıya pek yansımaz.

-İçe atma ve öfkeyi kendine döndürme: Bazı kişiler, öfkeyi içlerinde biriktirirler ve bunu patlama noktasına kadar taşırlar. Bu kişiler genellikle öfke biriktirdikleri anlarda aşırı tepkiler verirler ve kontrol kaybı yaşayabilirler.

İçe atmanın bir ileri aşaması öfkeyi kendine döndürmektir. Tırnak, et yeme, saç koparma, vücudu kesme/yakma, riskli davranışlarda bulunma (yüksek merdivenlerden atlamaktan kendini aç bırakmaya kadar giden genil bir yelpaze) bunun örnekleridir.

-Pasif-agresif davranışlar: Bazı insanlar öfkeyi dolaylı yollarla ifade ederler. Sinsi bir şekilde başkalarını eleştirme, alay etme, dedikodu yapma gibi davranışlar pasif-agresif ifade şekillerine örnek olarak verilebilir.

-Kaçınma veya geri çekilme: Bazı kişiler, öfkenin olumsuz sonuçlarını önlemek için tartışmalardan, çatışmalardan veya stresli durumlardan kaçınmayı tercih ederler. Çocuklarda ve gençlerde erteleme davranışı, aşırı uyumlanma buna örnek olarak gösterilebilir.

DİKKAT DİKKAT;

Örtük ifade biçimlerinde davranışımız ayrı şeyi söyler, içimiz ayrı şeyi. Çoğunlukla öfkeli davranışın altında yatan kırgınlık, üzüntü tahmin edilsin isteriz. Çocukların saklambaç oyunlarındaki gibi, öfkemizi, üzüntümüzü saklarız ve aranılsın isteriz. Ne kadar itersek o kadar sarmalanmayı ve anlaşılmayı bekleriz.

Bu ifade şeklinin psikosomatik şikayetlere yol açabileceğini akılda tutmak önemlidir. Çünkü artık biliyoruz ki; ifade edilemeyen duygular bizi hasta eder. Olumlu duygularımızı yaşarken de enerji kaçağına neden olur.

Gelişimsel Dönemler ve Öfkeye Neden Olan Faktörler

  • Bebeklik: Bebekler öfkelerini genellikle ağlayarak göstermeye çalışırlar. Zaman zaman bakışlarını kaçırarak da öfkelerini/hoşnutsuzluklarını ifade ederler.

İhtiyaçların karşılanmaması: Bebekler temel ihtiyaçlarının (beslenme, uyku, temizlik, sevgi, ilgi) karşılanmasını beklerler. İhtiyaçları karşılanmadığında veya geciktiğinde, bebekler öfke belirtileri gösterebilirler.

Hüsran (Frustrasyon): Bebekler fiziksel ve zihinsel yetenekleri henüz tam olarak gelişmediği için, istediklerini veya yapmak istediklerini ifade etmekte zorlanabilirler. İstediklerinin hemen o anda olmaması ve ne zaman olacağını bilememek öfkeye neden olabilir.

Uyaranların fazlalığı veya yetersizliği: Bebekler, aşırı uyaran veya yetersiz uyaran ortamlarda da öfke gösterebilirler. Aşırı gürültü, fazla kalabalık veya sıkıcı bir ortam bebekleri rahatsız edebilir ve öfke tepkilerini tetikleyebilir.

  • Çocukluk (3-11 yaş): Bebeklik dönemindeki nedenlere yeni nedenler de eklenir.

Sınırlamalar ve kurallar: Çocuklar, büyüme sürecinde sınırlarla ve kurallarla karşılaşırlar. Bu kuralların veya sınırlamaların çocuklar için anlamsız veya haksız olduğunu düşünmeleri öfke duygusunu tetikleyebilir.

Hüsran (Frustrasyon): Arkadaşlarıyla aynı isteklere sahip olmadığını görmek, bir arkadaşı/oyuncağı paylaşma gerekliliği engelleniyormuş hissi yaratabilir ve çocuklarda öfke tepkilerine yol açabilir.

Stres ve değişimler: Çocuklar da stres altında olabilirler ve hayatlarında yaşanan değişiklikler (okul değişikliği, taşınma, kardeşin doğumu vb.) öfke duygusunu artırabilir.

  • Latans (9-12 yaş): Bebeklik ve çocuk dönemindeki nedenler geçerliliğini halen korur, gelişen yeni nedenler şunlardır:

Sosyal etkileşimler: Okul, arkadaşlık ilişkileri ve grup etkileşimleri, çocukların duygusal tepkilerini etkileyebilir. Örneğin, arkadaşları arasında yaşanan bir anlaşmazlık veya zorbalık durumu, çocuğun öfkesini tetikleyebilir.

Stres ve baskı: Okulda akademik beklentiler, sınavlar veya performans kaygısı gibi stres faktörleri, çocuklarda öfke duygusunu artırabilir.

Yetersizlik ve değersizlik hisleri: Çocuklar gelişen farkındalıklarıyla kendi zayıf yanlarını ve “eksiklik” kavramını fark etmeye başlarlar. Bu hislerle başa çıkmak zordur, hızla değiştirilmesi pek mümkün olmadığından öfkeye neden olabilir.

  • Ergenlik (12-20li yaşlar): “hayır”lı karşı koyma tepkileriyle meşhur “Terrible Two” dönemine çok benzer, genel olarak gergin bir ruh hali süregelir. İnsan hayatındaki ikinci büyük büyüme sıçraması olduğundan, bu dönemde öfkelenmeye neden olabilecek birçok yeni faktör eklenir:

Hormonal değişimler: Ergenlik dönemi, hormonlardaki büyük değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir. Bu hormonal dalgalanmalar, ergenlerde duygusal dalgalanmalara ve daha yoğun öfke tepkilerine neden olabilir.

Bağımsızlık arayışı: Ergenler, kimliklerini bulma ve bağımsızlıklarını kazanma sürecindedirler. Ebeveynlerle çatışma yaşayabilirler ve kurallara veya sınırlamalara tepki olarak öfke duygusu gösterebilirler.

Akran baskısı ve ilişkiler: Ergenler, akranlarının etkisi altında kalmaya ve sosyal statülerini korumaya çalışırlar. Akran baskısı, çatışmalar ve arkadaşlık ilişkilerinde yaşanan sorunlar, öfke duygusunu tetikleyebilir.

Okul ve akademik baskılar: Ergenler, akademik beklentiler, sınavlar, sınıf arkadaşlarıyla çatışmalar ve öğrenme zorluklarıyla karşı karşıya kalabilirler. Bu durumlar öfke ve stres seviyelerini artırabilir.

Bedensel değişimler: Ergenlik dönemindeki hızlı büyüme, bedensel değişimler ve vücut imajıyla ilgili endişeler öfke duygusunu tetikleyebilir.

Aile ilişkileri: Ergenler, aileleriyle çatışmalar yaşayabilirler. Ebeveynlerle farklı görüşlere sahip olmak, kurallara itiraz etmek veya iletişim sorunları, öfke duygusunu artırabilir.

Öfkeli davranışlar ve öfke konusunda neler yapabilirsiniz?

1. Zarar verici/riskli davranışı durdurun: Her ailenin kuralları aynı değildir, fakat kendine ve bir başkasına zarar vermek her ailenin kırmızı çizgisi olmalıdır. Çocuğu sıkı sıkı tutmak ve bedeni sakinleşene kadar sakince onunla durmak en çok işe yarayan yoldur.

2. Sıcaklık ve güven sağlayın: Sevgiyle kucaklayın, sakinleştirici bir ortam oluşturun ve ona güven verin. Sakin bir şekilde konuşarak veya şarkı söyleyerek onu rahatlatabilirsiniz.

3. Hak verin: Çocuğunuzla açık ve anlayışlı bir iletişim kurun, getirdiği her duyguya hak verin. Duygular kimseye zarar vermez, dikkat etmemiz gereken davranışlarımızdır. Duygularını ifade etmesini teşvik edin, takdir edin ve merak edin.

4. Alternatif stratejiler sunmaya çalışın: Çocuğunuza öfkesini kelimelere dökmesini öğretin. Onun iç dünyasına mikrofon tutun ve “biliyorum istediğin olmadığında çok kızıyorsun” deyin, zaman içinde bunu onun demesini bekliyoruz. Derin nefes alma, sakinleştirici aktiviteler yapma, yazma veya çizme gibi alternatif stratejileri deneyebilirsiniz.

5. Örnek olun: Kendi öfke tepkilerinizi kontrol etmeye çalışın ve çocuğunuza olumlu bir örnek olun. Eğer vurduysanız, bağırdıysanız, tehdit ettiyseniz mutlaka özür dileyin ve hatanızı kabul edin. Bu davranışlarınızın onu ne denli korkutmuş olabileceğini unutmayın, onarıcı bir konuşma yapın, sevginizde bir değişiklik olmadığını bilmeye ihtiyacı olacaktır.

6. Öfkenin nedenini anlamaya çalışın: Çocuğun öfkesinin altında yatan nedeni anlamak önemlidir. İhtiyaçların karşılanmaması, stresli durumlar veya duygusal gerginlikler gibi farklı faktörler öfkeyi tetikleyebilir. Çocuğunuzla açık bir iletişim kurarak nedenleri keşfetmeye çalışın.

7. Sınırları ve kuralları netleştirin: Çocuklar sınırlara ve kurallara ihtiyaç duyarlar. Öfkelendiğinde dahi, çocuğunuzun sınırlarını aşmasına izin vermemek önemlidir. Net ve tutarlı kurallar koyarak çocuğunuzun davranışlarını yönlendirebilirsiniz.

8. Profesyonel yardım arayın: Eğer çocuğunuzun öfkelendikçe kontrolü kaybetmesi, saldırgan davranışlar sergilemesi veya öfkesi yaşamını olumsuz yönde etkiliyorsa, bir uzmandan destek almayı düşünebilirsiniz.

**Film önerisi: Inside Out (Ters Yüz), Ejderhanı Nasıl Eğitirsin

Tüm duygulara yer açabilmek dileğiyle.

Cansu Torun

Uzm. Klinik Psikolog



× WhatsApp İletişim