Çocuklarda Obsesif Kompulsif Bozukluk

Çocuklarda Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif düşünce; bireyin zihninde istem dışı tekrarlayıp duran rahatsız edici düşüncelerdir. Kişi, bu sıkıntı ve rahatsızlık veren düşünceleri bastırarak veya bazı tekrarlı hareketler (kompulsiyonlar) yaparak ortadan kaldırmaya çalışır. Bu tekrarlayan davranışlarla kontrol edilemeyen düşünceleri ortadan kaldırmayı veya bunları kontrol etmeyi amaçlar. Aslında bu davranışları boşuna yaptığını ve bunların etkisiz olduğunu bilir ama tekrarlamaktan kendini alıkoyamaz, çünkü rahatsız edici düşünce çok daha baskındır.

Anksiyete, obsesif kompulsif bozuklukla (OKB) iç içe geçmiştir; kişi, kompulsiyonlarla anksiyetesini azaltmaya çalışsa da bu sadece döngünün devamına yol açar. Yetişkinler kadar çocuklarda da günlük hayat içinde obsesif kompulsif semptomların hafif formları görülebilir. Bu davranışların OKB olarak nitelendirilebilmesinin kriteri semptomların uzun süreli olması, günlük hayat içinde engelleyici ve rahatsızlık verici hale gelmesidir.

Çocukların belli dönemlerde oyun ve davranışlarını ritüeller halinde tekrar ettikleri görülür. Anne babalarından her gece aynı öyküyü okumalarını isterler, ekleme ve çıkartmaları fark ederek itiraz ederler, aynı cümleleri duymakta ısrarcı olurlar. Değişikliklere direnç gösterme, rutinlerine katı bir şekilde bağlı kalmayı isteme sıklıkla görülür. 3-5 yaş arasında çocukların bazı ritüelleri tekrar ettikleri görülür; yatmadan belli bir yere oyuncak koyma, yatağa belli bir şekilde çıkma, öğrendikleri yeni bir davranışı tekrar etme gibi… Bunlar doğal gelişimin bir parçasıdır, çocuğun dış dünyaya uyum sağlama, genel olarak baş etme çabalarının bir göstergesidir. Bilgilerini, deneyimlerini sözel ve davranışsal olarak tekrarlar, pratik ederler. Yaş ilerledikçe ve yetişkin tarafından doğru bir şekilde ele alındıkça bu sertlik yumuşayacak, değişiklikleri daha rahat kabul edeceklerdir. Yine küçük çocuklarda tümgüçlülük duygularının varlığı ile düşündüğü şeylerin olabileceğine ilişkin inançları bazı takıntıların oluşmasına yol açabilir. Zaman içinde gerçeklik algısının gelişmesiyle, anne baba tarafından olumsuz duyguların kabul edilip ifade edilmesine imkan verilmesiyle rahatsız edici düşüncelerle baş edebilmeleri kolaylaşacaktır. Dolayısıyla büyüdükçe bağımsızlaşan, sosyalleşen, duygularını anlamlandırıp ifade edebilen çocuklarda bu obsesif tutumlar azalarak ortadan kalkacaktır.

Bazen daha büyük çocuklarda da farklı obsesif düşünceler ve davranışlar görülebilir. En fazla görüleni; çizgiye basmadan yürümeye çalışmak gibi hareketlerdir. Çocukların çoğunda bu sadece bir oyun şeklindedir, ancak bazen çocuk tarafından hoş olmayan bir düşünce ile bağlantılanabilir. Eğer çizgiye basarsa kötü bir şey olacakmış gibi saplantılı bir düşünceye kapılabilir. Ancak genellikle sürekliliği ve günlük hayatı engelleyici, rahatsız ediciliği olmadığı, zaman içinde söndüğü görülür. Ergenlik döneminde beğenilen artist ve müzik gruplarına aşırı bağlılık göstererek sürekli aynı şarkıyı dinleme, resim biriktirme veya akran grubu normları doğrultusunda bazı oyun, faaliyet ve giyim tarzına takıntılı olma hali görülür. Bunlar da yine döneme özel davranışlar olarak ele alınabilir.

Çocuk ve ergenlerde 9-13 yaş, semptomların OKB olarak tanımlanabileceği dönemdir. Yapılan pek çok araştırma çocukluk ve ergenlik dönemi boyunca OKB’nin zaman zaman şekil değiştirdiği ve yetişkinlik çağında da devam ettiği yolundadır. Yine araştırmalar, Obsesif kompulsif bozukluk gösteren yetişkinlerin yarısından fazlasında bu semptomların ergenlik döneminde başlamış olduğunu göstermektedir.

OKB’nin nedenlerine ilişkin farklı görüşler vardır. Yapılan araştırmalarda ağır OKB semptomları gösteren çocuk ve ergenlerin %25-30’unda aile öyküsü görülmekle beraber genetik bulguların yetersiz olduğu düşünülmektedir. OKB’nin genetik, biyokimyasal, yapısal kökenli bir bozukluk olduğunu ileri süren görüşler olduğu kadar OKB’yi çevresel ve psikolojik yönüyle açıklayan görüşler de vardır.

İstismara yönelik olaylar, çeşitli yaşam krizleri, hastalıklar, sevilen birinin ölümü, okulla ilgili sorunlar gibi çevresel faktörler de OKB’nin ortaya çıkışında önemli bir rol oynar. Yine ailedeki katı düşünce ve değer yargılarının, titizlik, mükemmeliyetçilik gibi davranış özelliklerinin çocuklarda OKB’nin oluşumuna zemin hazırladığına ilişkin görüşler vardır.

Kişiliğin geliştiği okul öncesi dönemde çocuklar gerçekleşmesi mümkün olmayan arzu ve isteklerin oluşturduğu basınçla baş edemeyip bir önceki ruhsal döneme gerileyebilir ve o döneme ait kontrol etme, inatçılık, direnç gösterme davranışlarıyla bu rahatsız eden duyguların üstesinden gelmeye çabasıyla OKB geliştirebilir. Yine çocuğun erken dönemde sevdiği kişiye (anne veya bakan kişi) duyduğu olumsuz duygularla baş edemeyip bu duyguların tahrip ediciliğinden korkarak zihninde onarmaya yönelik sembolik ritüellere giriştiği görülebilir. Dolayısıyla, OKB’nin meydana gelişini diğer pek çok rahatsızlık gibi tek bir nedenle açıklamak zor olmaktadır.

OKB’nin tedavisi yetişkinlerde olduğu gibi çocuk ve ergenlerde de tutarlı ve düzenli bir psikoterapi ve ihtiyaca göre ilaç desteğini gerekli kılar. Terapi sürecinde aile ile düzenli görüşmeler yapmak da çok önemlidir. Ailenin çocuklarını anlamak, destek olmak ve evin içinde sorunlarla baş etmek için desteğe ihtiyacı vardır. Çoğunlukla bu sorun evde yaşayan bireylerin yaşantılarını, sosyal ilişkilerini çok etkilemektedir. Ailenin OKB’si olan çocuklarına yaklaşımlarında aşağıdaki noktalara dikkat etmesi gerekmektedir:

  • Çocuğa kompulsif davranışlarını durdurmasını söylemek işe yaramayacak, onun kendini daha yetersiz ve kötü hissetmesine neden olacaktır. Dikkat mümkün olduğu kadar bu davranışlara yöneltilmemeli, çok fazla beklenti sergileyip zorlayıcı olunmamalıdır. Ebeveynin serinkanlı, güvenli ve tutarlı bir tutum içinde olması çocuğun da kendini sakin ve güvende hissetmesini kolaylaştırır.
  • Anne-babaların şikayetçi, umutsuz, negatif yaklaşımdan mümkün olduğunca kaçınarak dikkati olumlu davranışlara yöneltmeleri ve kompülsiyonlar dışındaki konunlar üzerinde paylaşımları arttırılmaları son derece önemlidir. Çocukta beklenen davranışları geliştirmenin temel prensiplerinden biri olumlu davranışa odaklanmaktır.
  • Günlük hayatın akışı içinde makul ve tutarlı sınırların konulması, sürdürülmesi gerekmektedir. Aile fertlerinin kendi sınırlarını da koruması tedavi sürecini kolaylaştıracaktır. Obsesif kompulsif davranışların aile içinde diğer fertlerin hayatını engellemesine izin verilmemelidir. Bu, öfkenin ve suçlulukların artmasına, OKB döngüsünün sürmesine sebep veren bir durumdur. OKB ile yaşamayı kolaylaştıracak bir ortam ve düzenleme içine girilmemelidir. Örn: Çocuk, kıyafeti temiz olduğu halde temizliğinden ikna olmayıp tekrar yıkanmasını isteyebilir, bu makul olmayan isteğinin yerine getirilmesi anlık olarak onu rahatlatacak ama döngünün artarak sürmesine yol açacaktır. Bunu çocuğa açıklamak ve ona yardım etmek adına bu sınırların konduğunu belirtmek, karşısında değil yanında olunduğunu hissettirmek önemlidir.
Bir araştırmada 4. sınıfa giden çocukların 1/3’ü yalan söyledikleri zaman suçluluk duyduklarını, dikkatlerinin dağıldığını ve tekrarlayan kontrol edici davranışlarda (objenin doğru yerde olduğunu tekrar tekrar kontrol etme, yerleştirme gibi) bulunduklarını rapor etmişlerdir. Aynı araştırmada 8. sınıftaki ergenlerde; yalanla ilgili endişelerin %40 azaldığı ancak “iğrenç, ayıp” olarak niteledikleri düşüncelerin arttığı ve buna paralel olarak temizlikle ilgili endişelerinin fazlalaştığı görülmektedir.

Çocuk ve ergenlerde en fazla görülen OKB

Obsesyon %

  • Kir bulaşması: 40
  • Kötü bir şeylerin olacağı: 20
  • Hastalık: 20
  • Ölüm: 20
  • Simetri: 15
  • Seks: 10
  • Din: 10
  • Zarar verme: 8

Kompulsiyon %

  • Yıkama: 50
  • Kontrol etme: 40
  • Tekrar etme: 40
  • Sıralama/düzenleme: 30
  • Diğer: 25
  • Sayma: 20


× WhatsApp İletişim