Bir Ötekilik Hali: Ön Ergen Olmak

Bir Ötekilik Hali: Ön Ergen Olmak

Eskiden 11-12 yaşındayken ortaokullu olunurken, şimdi 10-11 yaşlarında ortaokullu olunuyor. Ortaokul demek her derse farklı öğretmenin girmesi demek, daha fazla ödev demek, sınavlar demek, yaklaşan ilk büyük yarış LGS ye hazırlık demek, başkalaşmak demek, bedensel değişiklikler demek, ergenliğe geçiş demek, ne kadar çok değişiklik değil mi?.. Çocuklar 10-11 yaş aralığında bu ortaokul geçişine hazır oluyorlar mı emin değilim. Şüphesiz her çocuğu kendi özelinde değerlendirmek gerekir. Bu yazıda klinik gözlemlerimi dikkate alarak, biraz kaynaklardan biraz da sanattan yararlanarak ön ergenliği irdelemeye çalışacağım.

10-13 Yaş Dönemi: Ön Ergenlik

Bülten yazısında ötekilikten bahsetmeye karar vermiştim, çünkü Öteki oyunu beni içine çekmişti. Konuya karar vermeye çalışırken birden aklıma neredeyse en sık çalıştığım yaş grubu olan ön ergenler geldi. 

Öteki, Emin Alper’in yönettiği ilk tiyatro oyunu ve Dostoyevski’nin meşhur romanı Öteki‘den bir uyarlama. Romanda kişilik bölünmesi yaşayan bir adamın hikayesi anlatılırken, oyunda “normal” gözüken kişilerin de içinde öteki parçalar hissedebileceğinin, ancak bu hissin kimi zaman çok acı verici olabileceğinin, kalabalıklar içinde de “öteki” hissedebileceğimizin, ötekilere güvenmenin zorluğunun, hiç susmayan bir iç sesle dolaşmanın ağırlığının aklıma geldiğini söyleyebilirim. Oyunda eve temizliğe gelen kadın, iki farklı kişiliği olan ve iki farklı görünüme sahip bu adama dönüp şöyle diyordu: “Siz önce tek kişi olun da”. Bu tekinsizlik ve ikililik hali ön ergenliğe çok benzemiyor mu?

Ön ergenlik başlangıç yaşı 9 veya 10 kabul edilen ve 13 yaşına kadar devam eden süreci kapsamaktadır. Bu dönemde sanatsal faaliyet, zihinsel araştırma ve sporla uğraş öne çıkar. 

Ön ergenlik, çocukluktan ergenliğe geçişteki köprüdür, çünkü çocukların ebeveynleriyle ilişkilerini yorumlamada, nasıl bir aileden geldiklerini keşfetmede, nasıl biri olmayı arzuladıklarında yapılandırıcı işlevi vardır.

Ön ergenlik acaba tam bir öteki olma hali olabilir mi? Kişi daha çok çocuk mu hisseder, ergen mi? Anne ve baba çocuğunu nasıl yorumlar, küçük olarak mı yoksa değişen ergen olarak mı?

Ön Ergenlikle İlgili Kuramcılar Neler Diyor?

Kimlik Gelişimi: Erik Erikson’un psikososyal gelişim teorisi, ortaokul çağını “kimlik ve rol karmaşası” dönemi olarak tanımlar. Bu dönemde, bireyler kendi kimliklerini keşfetmeye çalışırken içsel ve dışsal çatışmalarla karşılaşırlar. Arkadaş gruplarına ait olma arzusu ve toplumsal beklentilerle kişisel istekler arasında bir denge kurma çabası görülebilir.

Cinsel Kimlik: Freud’un psikoseksüel gelişim teorisi, ortaokul çağındaki bireylerin cinsel kimliklerini keşfetmeye başladığını öne sürer. Bu dönemde ergenlik belirtileri belirginleşir ve cinsel kimlikle ilgili kafa karışıklıkları ortaya çıkabilir. 

Bu yaş aralığında karşı cinsten olmak istediğini söyleyen, hem cinsinden hoşlandığını söyleyen kişilerin herbirini kendi hikayeleriyle değerlendirmek önemlidir. Zira arkadaşça ilgi ile romantik hoşlanmayı ayırt etmek, bedensel uyarımları doğru yorumlamak bu yaş döneminde zordur. 

Ön Ergenlikte Bedensel Değişiklikler ve Diğer Farklılıklar: Kendi Bedeninde Öteki Olmak

Ön ergenlikte beden “hem sınırlılığın, hem sınırsızlığın, hem kontrolün, hem kontrolsüzlüğün” bedeni olmaya başlar. Bu dönemi en iyi anlatan kavramlardan biri “garson boy” olabilir. İki farklı ekşi sözlük yazarından alıntı yapacağım:

“Çocuk mağazasındakiler için küçük, yetişkin mağazasındakiler de büyük geliyorsa garson boydur.

“Kendi kararlarını her anlamda veremediğin, giyeceğin kıyafette dahi, evrede sahip olunan bedendir”.

Kızlarda memelerin gelişmeye başlaması, erkeklerde ise genital bölgede kıllanmaların başlaması ön ergenliğin başlangıcının fiziksel belirtilerindendir. 

“Bebek annenin onun ihtiyaçlarına uyum göstermesinin fazla uzun sürmesinden, bu uyumun doğal biçimde azalmasına izin verilmemesinden rahatsız olabilir; çünkü eksiksiz uyum gösterme büyüye benzer ve kusursuz davranan nesne bir varsanı olur çıkar” (Winnicott)

Bir insan içinde birçok farklı dinamiğe, uysal-yırtıcı, sakin-öfkeli, güvenen-temkinli, sahiptir, ancak bunların farkına varması ön ergenliğin başlarına denk gelir. Artık çocuk herkesin ona ve onun ailesine benzediği illüzyonundan kurtulur ve öteki gerçekleri, öteki yaşamları, öteki aileleri fark etmeye başlar. Bir de buna bedendeki değişimler eklenince tam bir başkalaşma başlar.

Ön Ergenlikte İlişkiler: Ötekine Duyulan İhtiyaç 

Aynılıklar bu yaş grubunda yakınlığı ve paylaşımları arttırır. Kızlar kızlarla, erkekler erkekle grup olmaya meyillidirler ve kendilerine özel dilleri ve kelimeler vardır. Aynılık gruba dahil olmayı kolaylaştırır, farklılıklar ise dışlanma durumuna veya dışlanıyorum hissine yol açabilir. 

Ortaokul zorbalığın en yoğun görüldüğü dönemlerden biridir, çünkü farklı olanı anlamak yerine onu tükaka yapmak daha hızlı ama uygun olmayan bir çözüm yolu olarak görülebilir. 

Aşağıdaki farklılıklar ön ergenin hem kendine olan güvenini hem de akran ilişkilerinde iyi gidişatı oldukça etkilemektedir: 

  • Kızlar için kimler regl olmuştur, kimler olmamıştır?
  • Kimlerin yaz tatilinde boyu uzamıştır, kimlerin uzamamıştır?
  • Kimler ne yerse yesin sivilcesi çıkmaz, kimlere su içse yarar?
  • Kimler çıkmaktan, flörtten iğrenir, kimler bunu denemeye başlar?
  • Kimler ne kadar ileri gitmiştir?
  • Kimler makyaj yapar, kimler makyaj yapmaz?
  • Kimler hem arkadaşlıkları hem dersleri bir arada götürebilir, kimler kendini geriden geliyor hissederler?
  • Kimlerin notları iyidir?
  • Kimler popülerdir?
  • Kimler dışlayan, kimler dışlanan gruptandır?
  • Kimler 80 alınca bile üzülür, kimler 60 alınca sevinir?
  • Kimler hangi marka giysiyi almıştır?
  • Kimin ebeveynleri daha serbesttir?

Bu dönemdeki tehlike arkadaşları olmadığını söyleyen, dışlandığını düşünen veya hiç kimseye ihtiyacı olmadığını iddia eden çocuklardır. Arkadaşları yerine ebeveynlerini tercih eden, arkadaşlarıyla istese de vakit geçiremeyen ortaokul çocukları, döneminin keşiflerine ayak uyduramaz. Kendi içindeki değişim hızına da ayak uyduramadığını sıklıkla hissedebilir.

Bir Örnek Olarak “Are You There God? It’s Me Margaret” Filmi

Are You There God? It's Me, Margaret

Are You There God? It’s Me, Margaret

“Are You There God? It’s Me Margaret” (2023) ön ergenlikle ilgili çok gerçekçi bir film. Ana karakterimiz Margaret 11 yaşında bir kız, anne ve babasından birden babasının işi nedeniyle taşınacaklarını öğreniyor. Margaret kendini yeni bir şehir, yeni bir ev, yeni bir oda, yeni bir okul, yeni kişiler, yeni bir beden, yeni hisler, yeni kurallar ve ailenin eski ama yeni gerçekleri içinde buluveriyor. Bu tabii ki bir gerçek, ancak bize sanki ön ergenlikteki iç yaşantıyı da anlatıyor: “Ben aynı benim, ama her şey farklı gözükmeye başladı” hissi. Çocukken bulunduğunuz yerlere büyüdüğünüzde gittiğiniz oldu mu? O çok büyük hatırlanan okul binalarının, oyun alanlarının, çok güzel görülen ablaların, yakışıklı abilerin aslında öyle olmadığı fark edilir. Değişen şey bizim algımızdır. Ön ergenlikte de benzer şeyler olur.

Filmde Margaret dörtlü bir kız grubuna dahil olmaya çalışıyor, grubun liderinin önerisiyle meme büyütme egzersizleri yapmaya başlarlar. Yine aynı kız okulun ilk günü kesinlikle çorap giymeden gelmesini söyler, Margaret ayağı mahvolsa da eve dönene kadar dayanmaya çalışır, çünkü kabul görmek önemlidir. Akranların onayı önemlidir. Margaret yeni ortama dahil olmaya çalışırken, zamanının çoğunu arkadaşlarıyla geçirmrye başlar ama sütyen almak istediğinde annesinden yardım ister. Başı sıkışınca anne ve babasına ihtiyaç duyduğunu görürüz. Diğer yandan Margaret anne ve babasının kendi ailelerini daha yakından incelemeye başlar ve ebeveynlerinin farklı dine mensup olduklarını fark eder, o hangi dini seçmelidir? Doğru olan annesininki midir, babasınınki midir, kendi doğrusunu nasıl bulacaktır?

Margaret’ın annesi de kızı büyürken kendi ailesiyle olan meselelerini hatırlar. Yeni eve seçtiği koltuklar bir türlü olmaz. Yeni veliler grubu alıştığından farklıdır, başta o da kızı gibi kabul görmek için fedakarlıklar yapar. Babayı çok göremeyiz, bu değişikliğe neden olan babanın işi babayı çok meşgul tutmaktadır. Babaannenin varlığı Margaret için koruyucu olur, tüm değişikliklere rağmen babaannesinin nerede olursa olsun onunla iletişimde kalması ona çok iyi gelir.

Ön Ergen Anne-Babası Olmak

Ön ergen anne ve babası iseniz, çocuğunuzu ve ilişkinizi değerlendirirken şu sorular yardımcı olabilir:

ÇOCUĞUM;

  • Çocuğum kendi başına uyuyabiliyor mu?
  • Özbakım becerileri yaşından beklenilen düzeyde mi?
  • Uykuları ve iştahı nasıl?
  • Yeni deneyimlere açık mı?
  • Merakının peşinden gidiyor mu? İlgi alanları var mı?
  • Başarıyı yalnızca başkalarını geçince mi hissediyor?
  • Bir kişiden hem sevdiği özellikleriyle hem de sevmediği özellikleriyle bahsedebiliyor mu?
  • Bahsettiği arkadaşları var mı? Ben onları tanıyor muyum?
  • Çocuğum benden farklı düşündüğünde bunu paylaşabiliyor mu?
  • Benim yanımda üzülebiliyor mu? Öfkesini gösterebiliyor mu?

BEN EBEVEYN OLARAK;

  • Çocuğumla çatışınca, çocuğum bana her şeyi anlatmadığında, çocuğum arkadaşlarını daha çok tercih ettiğinde nasıl hissediyorum?
  • Çocuğumun güvendiğim bir arkadaşının ailesinin evinde kalabileceğini hayal edebiliyor muyum?
  • Onun dünyayla ilgili endişelerini biliyor muyum?
  • Çocuğumun güçlü yanlarını ve zorlandığı yanlarını biliyor muyum?
  • Ona bedeninde ve duygularında olan değişimlerle ilgili her zaman konuşabileceğimizi söyledim mi?
  • Sorduğu sorular karşısında “Bilmiyorum” diyebiliyor muyum?
  • Kendi ön ergenlik zamanlarımı hatırlıyor muyum? O zamanki karşılanmayan ihtiyaçlarım neler olabilir? Gerçekleştiremediğim hayallerimi farkında olmadan da olsa, çocuğuma yakıştırmaya çalışıyor muyum?
  • Ebeveyn olarak kendime özel meşguliyetlerim, sosyal çevrem ve destek sistemim var mı?
  • Ergenlikle ilgili kehanetlerim, korkularım var mı? Bunlarla ilgili diğer ebeveyniyle konuşabilir miyim?

Son olarak temelde yapılacak olana dair basit ama zorlu tek bir şey var:“Aslında, Hesse de, Sinclair’in ağzından Winnicott’un anne babalar için söylediklerine benzer şeyler söylüyor yani anne babanın yapabileceği çok şey yoktur; yapacakları en iyi şey yaşamlarını sürdürmektir, hayatta kalabilmeleridir ve renk vermeden, önemli ilkelerinden vazgeçmeden varolmalıdırlar. Ergenlerin yapay bir olgunluğa adım atmamaları için yani vaktinden evvel yetişkin olmamaları için, yetişkinlerin geri çekilmemesi, varolmaları gerekir.”


Kaynaklar:

Diem-Wille, G. (2018). Latency: The golden age of childhood. Routledge.

Güleç, N. (2013). Bir Ergen Ne İster?. Psikanaliz Yazıları, (26),119-132.

Halefioğlu, S. (2024) Psikanaliz Defterleri 10 – Çocuk ve Ergen Çalışmaları / Kardeşler ve Arkadaşlar. Yky 2.baskı.

Labne, B & Puech, M. (2024). Çıtır Çıtır Felsefe: Başarı ve Başarısızlık. Günışığı Kitaplığı. 



× WhatsApp İletişim