
04 Tem 2022 Ailedeki Farklı Sesler: Anne, Baba, Bebek ve Çocuk
Bu ayki yazımızda sizlerle okuduğumuz ve bizi etkileyen bazı kitaplardan alıntılara yer veriyor olacağız. Alıntı yaptığımız kaynaklar ister anne baba olun, ister meslektaşımız olun, okuyabileceğiniz kaynaklar… Rahatlıkla not alabilirsiniz.
Aileye bebeğin katılmasıyla yeni bir dönem başlar. Uzman Klinik Psikolog Cansu Torun’un seçtiği bölüm, bu dönemin anne için nasıl olduğunu anlatıyor:
“Boşalan rahmin ardından, fantezideki bebekten de ayrılmak travmatik bir etki yaratır. Baby-blues terimi, bu travmatik ayrılma sürecine denk gelir ve bunun patolojik bir sendrom olan postpartum depresyonuyla ilgisi yoktur. Annenin doğum sırasında veya kısa bir süre sonra kucağına getirilen etten kemikten bebekle karşılaşması, adeta sıfır noktasında gerçekleşen bir karşılaşma gibidir. Bebekle göz göze, yüz yüze olan karşılaşmasında, annenin bebeğin varlığına, yüzünün ifadesine yükleyeceği anlam esastır. Bebeğe baktığında kaygı duyabilir, kendisine düşmanca baktığını düşünebilir veya ilk bakışta ona aşık olur. Ama baktığında bebekte ne gördüğü kuşkusuz onun iç dünyasıyla bağlantılıdır. “Bir başka deyişle anne bebeğe bakmaktadır ve nasıl göründüğü orada ne gördüğüyle bağlantılıdır” (Abrevaya, Kadınlığın Uzun ve Dolambaçlı Yolu)
İnsan evladı doğar ağlar, acıkır ağlar, gerilir ağlar, beklemesi gerekir ağlar. Yaşamın başında bu ihtiyaçlılık, hem bebekte hem ebeveynlerde gerilim yaratabilir. Mükemmel anne ve babası olmayan bir bebeğe ne olur derseniz, cevabı Uzman Klinik Psikolog Ece Soysal’ın paylaştığı cümlelerde saklı olabilir:
“Her şey yolunda giderse, bebek hayal kırıklığı deneyiminden kazançlı çıkabilir. Çünkü annenin bebeğin ihtiyaçlarına uyum göstermedeki yetersizliği nesneleri gerçek kılar, yani kişileri sevildikleri kadar nefret de edilen şeyler haline getirir. Bunun sonucu da şudur: Eğer annenin ihtiyaçlarına yanıt vermesi uzun sürerse, bebek rahatsız olabilir, çünkü eksiksiz uyum gösterme büyüye benzer ve kusursuz davranan nesne de bir varsanı olur çıkar. Ama başlangıçta uyumun neredeyse eksiksiz olması gerekir, aksi halde bebeğin dış gerçeklikle ilişki kurma yeteneğini geliştirmesi, hatta bir dış gerçeklik kavramı oluşturabilmesi mümkün değildir. (Winnicott, Oyun ve Gerçeklik s. 29)
“Çocuğumla arkadaş gibiyiz” cümlesi, “çocuğumla yakınlığımı anlatmak için ebeveyn-çocuk yakınlığı az kalır, biz her şeyimizi konuşabiliyoruz” demek olabilir mi? Çocukların ebeveynlerinden nasıl bir güven beklerler? Uzman Klinik Psikolog Ezgi Emiroğlu, Anne Baba Sihri kitabından şu cümleleri seçmiş:
“Çocukların onlara sarılacak, sorunlarına kulak verecek, onları avutacak yetişkinlere ihtiyacı var. Doğar doğmaz kendilerini güvende hissetmeleri, etraflarındaki yetişkinlere itimat edebilmeleri son derece önemli. Bu güven onlara şu mesajı veriyor: “Olmam gereken yerdeyim, seviliyorum, kendimi iyi hissediyorum.” Amaç, çocuğunuzun sizin yanınızda daima güven içinde olduğunu, zorda kalırsa size gelebileceğini, sizin de onu anlayacağınızı idrak etmesi. Güvenli bir temelden yola çıktığını bilen çocuk, dünyayı keşfetmekte çok daha cesur olacaktır, çünkü başı derde girerse nereye koşması gerektiğini bilir. Ebeveyninin sağlam bir dayanak olduğunun bilincine varan çocuğun her şeyin yolunda gideceğine, hayatla başa çıkabileceğine dair duyduğu güven artar.” (Montgomery, Anne Baba Sihri)
Bir çocuk yeterince güvenemediğinde, ebeveynlerinden korkar. Hem de kaç yaşında olursa olsun… Dahası kendi içinden çıkacaklardan korkar, serbestçe konuşamaz. Uzman Klinik Psikolog Zeynep Koçak’ın alıntısı bundan bahsediyor:
“Geçenlerde bir kez, senden korktuğumu öne sürmemin nedenini sormuştun. Genellikle olduğu gibi verecek hiçbir cevap bulamadım, kısmen tam da sana karşı duyduğum bir korku yüzünden, kısmen de bu korkuyu gerekçelendirmek üzere, konuşurken toparlayabileceğimden çok fazla fazla ayrıntı gerektiği için. Ve şimdi burada sana yazılı bir cevap vermeyi deniyor olsam da, bu fazlasıyla eksik kalacaktır, çünkü bir korku ve onun etkileri senin karşında yazarken de ket veriyor bana ve daha meselenin büyüklüğü, hafızamın ve anılarımın sınırlarını aşıyor”. (Kafka, Babaya Mektup)
Neyse ki babalık tanımları değişmeye ve dönüşmeye başladı. Yeni nesil babalar eşlerine hamilelik sürecinden itibaren eşlik eder oldular. Uzman Psikolojik Danışman Feriha Dildar, En Baştan kitabında babanın görevlerini şöyle anlatıyor:
“Babanın aile içindeki asıl görevi, geleneksel inanışlara karşın, çok daha farklı, önemli ve duygusaldır. (…) Baba; erkek çocuk için model, kız çocuk için karşı cinsin temsilcidir. Erkek çocukları, erkeksi gücü, mücadeleyi, rekabeti, yenme ve yenilmeyi babayla deneyimler. Kızlar ise, erkek dünyasına ait ilk yatırımlarını babaları sayesinde oluştururlar. İlk yıllardan itibaren çocukların hayatında varlık gösteren babalar, çocukları büyüdükçe zenginleşirler. Yaptıkları yatırım en karlı şekilde kendilerine geri döner. Oysa görevini yalnızca eve para getirmekle sınırlandırmış babalar, çocuklarıyla ortak bir dil oluşturma, sorun çözme becerilerini çoktan kaybetmiş olurlar. Bu kopuş, ergenlikten başlayarak, ilerleyen yıllarda pek çok iletişimsel ve duygusal zorluğa yol açar. Öte yandan baba da çocukların büyümesini izleme fırsatını kaçırır. Halbuki anne babalığın belki de en keyif verici tarafı, çocukların nasıl büyüyüp geliştiklerine tanıklık etmektir!”
Bazen yeni bir adres belirir: terapi odası. Peki çocuklar terapi odasında ne yapar? Ne yapmaz ki… Ama çoğu zaman yetişkinlerin hayal ettiği gibi koltuğa oturup, terapiste “şu konuda sorunum var, ne yapmalıyım” diye sorup “şimdi seni dinliyorum” demezler. Seanslarını nasıl kullandıklarını Uzman Psikolog Nil Ertürk’ün seçtiği cümleler anlatıyor:
“Bir çocuk duygularını anlatmak için yetişkinden daha fazla araca sahiptir. Öncelikle bilinçdışının diline hala yakındır, dolayısıyla gerilemeye bir yetişkinden daha az dirençlidir. Bir resim çizerek, şarkı mırıldanarak, oyun oynayarak, hikaye anlatarak ve bazen de susarak bize birçok kanaldan duygularını ifade eder. Bu, yetişkin analizindeki rüya çalışmasına benzer, ancak bu sefer analist de görülmekte olan rüyanın içindedir” (Psikanaliz Defterleri 2, Şeyda Postacı, Geçmişin Gölgesi: Aile Sırları)
İyi bir yaz dileğiyle,
Eylülde Bizden Size yazılarımıza devam ediyor olacağız.
Kaynaklar
Abrevaya, E. (2013). Kadınlığın Uzun ve Dolambaçlı Yolu. Bağlam Yayıncılık.
Dildar, F. (2021). En Baştan Ebeveyn Olma Yolculuğu. Doğan Kitap.
Kafka, F. (2016). Babaya Mektup. İş Bankası Kültür Yayınları (çev. Regaip Minareci).
Montgomery, H. (2021). Anne Baba Sihri. Domingo Kitabevi.
Postacı, Ş. (2019). Psikanaliz Defterleri 2: Çocuk, Ergen ve Ailesi. Yapı Kredi Yayınları.
Winnicott, D. W., Birkan, T., & Tura, S. M. (2007). Oyun ve Gerçelik. Metis Yayınları.

Uzman Klinik Psikolog
Çocuk ve ergenlerin duygusal ve ilişkisel zorlukları ile psikodinamik yaklaşım üzerinden çalışmakta ve anne-babalara danışmanlık vermektedir.